Hayatımızda hep tam olmaya, bütün olmaya çalışırız. Yaptığımız her işi tam ve mükemmel olmasını hedefleriz. Mükemmele ulaşma yolunda çabalarız. Hep bir yer eksik kalır. Tam ve bütün olmak, ruhun ve bedenin tekamül etmesi ile gerçekleşir. Tasavvuf felsefesinde tekamülün adı Hiçliktir, hiç olmaktır. Hiç olmak, ilk algıladığımızda kelime anlamıyla yok olmak gibi gelse de, tasavvuftaki manası, nefsi körelten ruhun saflığını güzelliğini gölgeleyen tüm unsurlardan arınmaktır. Dengeye gelebilmek ve dengede olabilmektir.
Günlük hayatımızda kullandığımız kelimelerin derin manalarına hiç dikkat etmeyiz. “Ya Hep Ya Hiç” derken aslında aynı kavramları ifade etmekteyiz. Bütün olmak, dengede olmak, nötr olmak.
Biz günlük hayatta nötr olmayı ne kadar başarabiliyoruz? Hep bir taraf olma hali içindeyiz değil mi? Halbuki matematikte toplamadaki Sıfır ve çarpmadaki Bir sayıları ne kadar rahattır. Kimse onlardan bir parça kopartmaya, menfaat sağlamaya çalışmaz…
Tarafsız olabilmek, dengede Ego’nun arka plandaki sesini kısarak kalbin içinden gelen o yumuşacık sesi dinlemeye çalışmakla mümkün olur. Egonun sesi gür çıkar, çünkü bu ses beyinden gelir ve beyin kulağa yakındır. Ruhunun sesi, içimizdeki çocuğun sesi de kalpten gelir, daha kısıktır daha yumuşaktır.
Beyin taraflıdır çünkü çift polarlıdır. Çift kutupludur. Beynin sağ ve sol lobu vardır. Çift polarlı elektro manyetik dalga yayar ve kapsama alanı yaklaşık bir metrekaredir. Beyin hep taraflıdır. kendi için en iyi tarafı seçmeye çalışır.
Kalp tek polardır yani tek kutupludur. Bir bebeğin oluşan ilk organıdır. Otuz, kırk metrekare kadar elektromanyetik dalga yayabilen kalpler bulunmaktadır. Saflığı, yaşamı, hep ve hiç olmayı, koşulsuz karşılıksız sevgiyi, ruhu ve ilahi aşkı temsil eder.
Kalp sırf kendini değil çevreyi de hissetmeye bütünü algılamaya ayarlanmıştır.
Kalp ve Beyin, bu iki mükemmel organ bize hayatın dengede olmasını anlatan en iyi örnektir. Kalp vicdanı temsil eder, Beyin ise muhakeme gücünü temsil eder.
Sırf kalbi ile hareket eden insan, dışarıdaki tehlikelere karşı, dengede olmayan insanlara veya sırf egosuyla hareket eden kişilere karşı korunaksız olur. Aldatılmaya, kandırılmaya veya ayağına çelme takılarak düşürülmeye karşı savunmasızdır.
Sırf aklı ile hareket eden kişi de zaman içinde sevgisiz kalır. Sevmenin ve sevilmenin ne kadar muhteşem bir şey olduğunu unutur. Çok dar bir çerçevede hayatını devam ettirir. Kendi yaratmış olduğu çok korunaklı kalesine kendini güvende sansa da aslında mutsuzdur. Hep eksik hisseder. Egonun ve aklın ördüğü o sağlam duvarlar, onu dış etkilere karşı korusa da, zamanla kendini hapsettiğinin farkına varmanın ağırlığını yaşar.
Başarı, güç ve para; sevgi, huzur, mutluluk ve aşk ile birlikte olduğu zaman bir anlam taşır. Sağlığın olmadığında, paran olmuş, seni sevenler olmadığında başarın olmuş, aşkın olmadığında, huzurun olmadığında gücün olmuş ne yazar?
Yüce Yaradan insana iki mükemmel sistem vermiş ve bunları birbirlerine iki karış mesafeye koymuş. Beyin ve Kalp. Dengede kalabilmeyi başarmak, arınmak, mutlu olmak, ya hepe ya hiçe ulaşmak için bu iki organı iyi kullanmak lazım. Akıl ve Vicdan.
Mevlana’nın ve Şems’in dediği gibi “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: “bırak kendini, yap gitsin!”
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur…” Hayatınızda, akıl ve vicdanın dengesini tam olarak yaşayarak, mutluluğa , başarıya, sevgiye, güce aşka ve berekete çabucak ulaşmanız dileği ile… Sevgiyle Serkan Sorguç – ŞifaChi – http://www.sifachi.com